Benzersiz bir lezzeti her gün aynı titizlikle sunarak, 1887 yılından günümüze kadar bir asrı devirip ayakta kalabilmek, şüphesiz bir rastlantıya değil bir sırra dayanır.
Bu sır, bugün üçüncü kuşağa aktarılmış olan “İmam Usta” vizyonunun aynen yaşatılıyor olmasıdır.
Babası Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan İmam Usta işini çok severek yapar ve farklı bir vizyona sahiptir. İmam Usta’nın, o yıllarda üretimden satışa kadar yaptığı her şey, modern işletmeciliğin günümüzdeki yükselen değerleri ile aynıdır.
İmam Usta, çok temiz çalışma alışkanlığına sahipmiş. Kebapların tümünü şişe kendi sapladığı halde, bembeyaz önlüğünde, tek leke olmazmış. Oğlu Talat Çağdaş ve torunu Burhan Çağdaş da bugün aynı alışkanlığı sürdürüyorlar.
İmam Çağdaş’ın çok önemli bir özelliği, hiçbir müşterisini unutmamasıymış. Müşterisini tanımak, sevdiği yemekleri bilmek ve iyi hizmet etmek için büyük çaba harcarmış.
1950’li yıllar… Gaziantep’in eski ailelerinden Kazazlar, Bursa’ya ipekli kumaş satıyormuş. Bursa’da alışveriş yaptıkları müşterileri bir gün Gaziantep’e geldiğinde, İmam Çağdaş’a götürmüşler. Adam, acısız ve tuzsuz yemek siparişi vermiş.
17 yıl aradan sonra bir gün yolu Gaziantep’e düşen Bursalı müşteri yine İmam Çağdaş’a yemeğe gitmiş. İmam Usta, servis yapacak görevliye. “Oğlum Bursa’dan Kazazlar’ın misafiri bilmem kim bey geldi. Ona acısız ve tuzsuz yemek hazırlayın” dediğinde, adam şaşkınlıktan küçük dilini yutacak olmuş.
İmam Usta’nın, işine olan ilgisi ve titizliği hesap konusunda da geçerliymiş. Torunu Burhan Çağdaş, dedesinin hesap tutmadığı halde alacak-verecek işinde yanılmadığını söylüyor ve kendisi de bugün aynı hassasiyetle işletmesini yönetiyor.
İmam Usta yenilikleri ve öncülüğü seven, kaliteye de çok önem veren bir anlayışa sahipmiş. Burhan Çağdaş şunları aktarıyor:
“Antep mutfağına özgü bir çorba olan ve sadece kahvaltılarda yenen ‘beyran’ işkembe çorbasına benzeyen bir yemektir. Antep’te beyran geleneğini rahmetli dedem başlatmış. Yalnız beyranın mevsimi çok önemli. Dedem havada sinek uçuştuğunu gördüğünde önlüğünü çıkartarak, Beyran mevsimi bitti dermiş. Çünkü sıcakta beyran olmaz.”
İmam Usta, akşam saat 16.00-17.00’ye kadar çok yoğun şekilde çalıştıktan sonra önlüğünü biraz kenara bırakıp, önce sade bir kahve içer ardından da bakır tasa rakıyı koyup bir şiş de kebap saplatır ve yorgunluk çıkartırmış. Vefat ettiği 1964 yılına kadar aynı geleneğini sürdürmüş.
İmam Usta’nın oğlu Talat Çağdaş, bugün hala baklava üretimiyle yakından ilgileniyor ve sabahın erken saatlerinden itibaren çalışmaya başlıyor. O da günün yorgunluğunu anılarla dolu dükkanının önünde kahve içerek atıyor.